Mayıs 2019
  • Yazar : Admin

Anonim Şirketlerde Hisse Devri

Günümüzde şirketler hukuku uygulamasında en sık karşılaşılan işlemlerden birisi anonim şirketlerde hisse devridir. Anonim şirketlerde hisse payları iki şekilde iktisap edilebilir. Bunlardan biri şirketin kuruluş aşamasında, sermaye arttırımında payın taahhüt edilmesi, yönetim kurulunca çıkarılan pay senetlerinin satın alınması veya şirketin tür değiştirmesi sonucunda payların iktisabı şeklinde olan aslen iktisap, diğeri ise anonim şirketin kurulup tüzel kişilik kazanmasından sonra senede bağlanmamış çıplak payın veya senede bağlanmış payın pay sahibinden bir başkası tarafından devir alınması yolu ile gerçekleştirilen devren iktisap yöntemidir.

Türk Ticaret Kanunu’nda çıplak payların devredilmesine ilişkin doğrudan açık bir hüküm bulunmaması nedeniyle bedelinin tamamı ödenmiş çıplak pay sahipleri TBK’nın 183’üncü maddesi ve devamı hükümlerine göre alacağın temliki yoluyla çıplak paylarını devredebilir. Çıplak pay devir işleminin TBK’nın 184. Maddesine göre yazılı yapılması zorunlu olup yazılı yapılmadığı takdirde devir gerçekleşmez. Bedeli ödenmemiş veya kısmen ödenmiş olan payların devri işlemi sonucunda devralan kişiye nevi borcun nakli söz konusu olacağı için bu tür payların devir için anonim şirket ortaklığının onayı gerekmektedir. TTK’nın 491’inci maddesinin 2. Fıkrası uyarınca anonim ortaklık bedelinin tamamı ödenmemiş olan çıplak payların devri işleminde teminat istemesi söz konusu olabilir. Talep edilen teminatın verilmemesi ve devralanın ödeme gücünün şüpheli olması durumunda şirket pay devrine ilişkin onayı reddedebilir ve pay defterine kaydedilmesinden kaçınabilir. Anonim ortaklığın devir işlemini onaylaması halinde devreden eski pay sahibi bakiye sermaye borcundan kurtulmuş olacaktır. Çıplak payların devrine ilişkin prosedür; imzaları noter tarafından tasdik edilmiş devir sözleşmesi ile devre onay verildiğini gösteren anonim ortaklığın yönetim kurulu kararının noter tasdikli örneğinin ticaret sicil memurluklarına verilmesi, memurların ise devir sözleşmesini tescil ve ilan etmesi şeklinde gerçekleşmektedir.

Senede bağlanmış payların devrinde ise nama yazılı ve hamiline yazılı senetlerin devrinin ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir. Nama yazılı hisse senetleri kıymetli evrak niteliğinde olup ana sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı takdirde kural olarak hisse senetleri nama yazılı senetler olarak kabul edilir. Nama yazılı hisse senetleri kanunen emre yazılı senetler olarak karşımıza çıkmaktadır. Nama yazılı senetlerin devredilmek istenmesi durumunda öncelikle ana sözleşmede nama yazılı senetlerin devrine ilişkin herhangi bir kısıtlama olup olmadığına bakılmalıdır. Ana sözleşmede devri engelleyen bir madde bulunmaması halinde nama yazılı senetler de devredilebilir. Aksi takdirde ana sözleşmeye veya kanuna aykırı olarak yapılan devir işlemleri ve bu devrin pay defterine kaydedilmesi durumunda ilgililer tarafından kaydın terkini için dava açılması durumu gündeme gelecektir.

TTK’nın 490’ıncı maddesinin 1. Fıkrası uyarınca nama yazılı senetlerin devri ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile gerçekleşebildiği için senedin devralana teslimi yapılmaksızın hisse senedi devredilemez. Buradaki en önemli husus, hisse senedinin zilyetliğinin devredenden devralana geçirilmesidir. Başka bir anlatımla, ciro yapılmaksızın temlikname ve zilyetliğin geçirilmesiyle de hisse senetleri devralana devredilmiş olur. Önemli olan hisse senetlerinin mülkiyetinin devralana geçirilmesi iradesi ve devri yapan kişinin devri yapmaya yetkili olmasıdır. Tüm bu koşullar sağlandığı takdirde nama yazılı hisse senedine zilyet olan kişi, anonim şirket pay defterine kayıt hakkını ileri sürebilecek ve pay defterine kaydolmakla şirkete karşı ortaklık sıfatını kazanabilecektir.

Ek olarak, nama yazılı hisse senetleri bedelleri tamamen ödenmemiş olsa dahi rahatlıkla devredilebilir. Çünkü şirket, senetlerin bedellerinin ödenmemesi halinde bu bedelleri tahsil etmek üzere kime başvurması gerektiğini bilebilecek durumdadır.

TTK’nın 492’inci maddesine göre şirketler bazen ana sözleşmelerine hisselerin devredilmesini sınırlandıran ‘bağlam hükümleri’ koyabilmektedirler. Bu tür hisse senetlerine ise bağlı nama yazılı hisse senetleri denmektedir. Bağlam hükümleri çıplak paylar için de koyulabilirken hamile yazılı hisse senetleri için konulması durumunda geçersiz sayılacaklardır. Bağlı nama yazılı senetler de nama yazılı senetler gibi ciro edilen senedin zilyetliğinin devralana geçirilmesi ile devredilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise devralanın bağlam hükümlerine de uymakla mükellef olduğudur. Devralanın bağlam hükümlerine uymaması halinde devir işlemi pay defterine kaydedilmeycek ve senedi devralan kişi pay sahipliği kazanamayacaktır.

TTK’da bağlam hükümlerini etkisiz hale getiren TTK m.494/2 gibi hükümler de mevcuttur. Ancak bağlam hükümleri etkisizleşmiş olsa dahi şirketin zarara uğrama ihtimali olduğu vakit kanunen yönetim kurulu üyelerinin nama yazılı senetleri devralandan önce satın alma hakları vardır.

Hamiline yazılı hisse senetleri ise TTK’nın 489’uncu maddesi uyarınca sadece ve sadece mülkiyetin devri amacıyla zilyetliğin geçirilmesi sonucunda devredilebilmekte ve bu şekilde 3. kişiler ve şirket hakkında hüküm ifade etmektedir. Hamiline yazılı hisse senetlerinde devir serbestisi ilkesi geçerli olduğundan bu hisselerin devri hiçbir şarta bağlanamayacağı gibi yönetim kurulunun onayına da tabi tutulamayacaktır. Dolayısıyla taraflar zilyetliğin devrini ciro veya temlik ile gerçekleştirebilirler.

TTK uyarınca hamiline yazılı bir hisse senedi devrinin şirkete bildirilmesine veya kaydedilmesine ihtiyaç yoktur. Genel kural uyarınca hamiline yazılı hisse senedini elinde tutan kişi o senedin malikidir. Ancak devrin hukuken geçerli sayılabilmesi için hamiline yazılı hisse senedini devreden kişi malik sıfatıyla senedi elinde tutuyor olmalıdır. Eğer hamiline yazılı hisse senedini devralan 3. Kişi, devredenin malik olmadığını bilmiyor veya bilebilecek durumda değil ise TMK’nın 990. Maddesi uyarınca devralanın iyi niyeti korunacak ve iktisabı geçerli olacaktır.

Hamiline yazılı hisse senetlerinin devrine ilişkin devreden ve devralan taraflar arasında bir hukuki ilişki kurulduğu takdirde, eğer eski pay sahibi senetleri devretmez ise kendisine devralan tarafından eda davası açılabilecek ve dava sonucunda devredenin edaya mahkum edilmesi halinde yeni pay sahibi cebri icra yoluyla hamiline yazılı hisse senetlerinin iktisabını gerçekleştirebilecektir.

Son olarak ise anonim şirketlerde pay sahipliği hakkına ilişkin olarak geçici veya ara bir senet çıkarılması söz konusu olabilir. Bu geçici veya ara senet olarak adlandırılan senetler ilmühaberler olarak adlandırılmaktadır. İlmühaberlerin sağladığı pay sahipliği haklarının senetlerin sağladığı haklardan hiçbir farkı bulunmamaktadır. Çünkü TTK’nın 486’ıncı maddesinin 2. Fıkrası uyarınca ilmühaberler şirketin henüz pay senedi çıkarmamış olması durumunda nama veya hamiline yazılı hisse senetlerinin yerine geçici olarak çıkarılmış olan senetlerdir. Aynı madde uyarınca ilmühaberler, nama yazılı hisse senetlerine ilişkin hükümlere tabi olduklarından hem nama yazılı hem de hamiline yazılı senetler nama yazılı ilmühaberler olarak çıkarılmakta olup nama yazılı hisse senetleri gibi devredilebilmektedirler. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus ise ilmühaberlerin bedellerinin tamamı ödenmeden bir başkasına devredilemeyeceği veya devretme için anonim ortaklıktan onay alınması gerektiğidir.